Video oyunları geçmişten günümüze, gittikçe artan bir ivmeyle hayatlarımızı etkileyen bir olgudur. Burada “olgu” kelimesini kullanmamızın sebebi onun artık basit bir eğlence aracı olmaktan çıkması ve sosyolojik verilerle incelenebilecek toplumsal bir fenomen haline dönüşmesi yüzündendir. Bu yüzdendir ki video oyunlarının küresel düzeyde bu yılki geliri geçtiğimiz Mayıs ayında 1 Milyar Doları aşmıştır. Video oyunlarının bir ‘toplumsal fenomen’ olarak tanımlanmasından daha önce, onların başlıca bir ‘kitle iletişim aracı’ olarak tanımlanmaları daha muhtemeldir. Çünkü onlar Daniel Bell, Frank Dance, Carl Larson ve Richard Peterson gibi araştırmacı ve kitle iletişim kuramcılarının geliştirdikleri tanımlara tıpkı diğer araçlar gibi uymaktadırlar.
Bu metnin amacı, daha önce yayınlattığımız bir makaleyle detaylı olarak ifade etmeye çalıştığımız “video oyunu ve sanat” temalı akademik keskinliği olan tanımlamaları, daha yumuşatarak, özetleyerek ve anlaşılır bir dille ifade etmektir. Bu metin dâhil olmak üzere toplam üç metinde sıralayacağımız yazı dizisinin ilk ayağı, Aristoteles’in sanat anlayışı ve film ile onun sentezlediği sanatlar dâhilinde video oyunu ve sanat başlıklarının birleştirilmesini amaçlamaktadır. Nasıl ki -görüntü sanatlarını temel alırsak- fotoğraf, film gibi başlıca araçlara ait kendi retoriklerini geliştirmiş kuramcılar varsa, aynı şekilde video oyunu alanında da geliştirdikleri metinler ve olguları ele alış biçimleriyle kendilerini gösteren kuramcılar vardır…
Devamı: Mahalle Mektebi 32