A. Ali Ural ile; Edebiyat Yayıncılık ve Dergicilik Üzerine


Konuşturan: Hatice Tekin

Çocukluğunuzun kitapça zengin bir evde daktilo tıkırtıları arasında geçtiğini biliyoruz. Küçük Şey Yoktur, Bir’in Sırrı, Tohumların Valsi isimli muhteşem kitapların sahibi, babanız rahmetli Kemal Ural Bey’den biraz bahsedebilir misiniz?

Hz. Peygamber’in, “Dünyada bir garip ya da bir yolcu gibi yaşa,” hadisini hayatına taşıyan bir bilgeydi Kemal Ural. Kitaplarında özgeçmişi yerine “Dünya gezegeninde bir yolcu” yazmayı tercih etmiş, münzevi ancak bereketli bir hayattan sonra sessiz sedasız ebedi yurduna göç etmişti. Onun için “insan” demek “çocuk” demekti. Bu bozulmamış insan için ne yapılsa yetersizdi. “Çocuğu kurtarın!” diye çığlık attı kitaplarında, bunun için teklifler sundu. 1962 yılında yayımladığı Şule dergisindeki çabası da çocuk içindi. Nurettin Topçu’nun başyazarlığını yaptığı dergi uzun ömürlü olmasa da kalıcı izler bıraktı. Topçu “Büyük Fetih” adlı kitabını 14-8-1962 yılında şu cümleyle imzalamıştı ona: “Fetihlerin yolcusu Mehmed Kemal Ural Bey’e.” İnsana değer vermenin ne demek olduğunu hayatının her karesiyle gösterdi Kemal Ural. Onunla görüşen herkes kendini değerli hissetti. 30 Nisan 2016 dünyadaki son günüydü. Hastanede, “Bugün konferansın vardı, neden buradasın?” diye sordu bana. İptal ettiğimi söylesem de gitmelisin, diye ısrar etti. Oradan uzaklaşmış gibi yaparak hastane koridorlarında beklemeye devam ettim. Anladı ve haber gönderdi: “Bu Ali’den son isteğimdir, o konuşurken ben canımı teslim edersem bu güzel bir şey olur.” Yanına gittim tekrarladı isteğini. İçim kan ağlayarak fakat böyle bir babam olduğu için şükrederek ayrıldım hastaneden. Allah gani gani rahmet eylesin.

İlginç bir eğitim hayatınız olmuş. Bir dili ve edebiyatını teorik olarak değil de bizzat o kültürün içinde yaşarken öğrenmek farklı bir deneyim, dahası zenginlik olsa gerek. Yurtdışında bulunmak, okuduğunuz bölüm veya gittiğiniz ülke hayallerinizde var mıydı? Bu uzaklaşmanın size artısı eksisi konusunda ne söyleyebilirsiniz?

Yüksek öğrenimimi yaptığım ülke asla hayallerimde yoktu. Ankara Atatürk Lisesi mezunuyum ben. Baba dostu komşumuz Ahmet Baykurt Bey,
“Ali seni yüksek öğrenim için Arabistan’a gönderelim mi?” dediğinde cevabım şu olmuştu: “Çölde ne işim var benim!” Varmış demek ki. Yedi yıl kaldım Riyad’da. Önce Arap dili ve edebiyatını öğrendim, sonra tefsir. Fakat Türk edebiyatından ve Türk kültüründen hiç kopmadım…

Devamı 33. sayımızda…

Önceki Kenan Çağan ile; Popüler Kültür, Aydın, İdeoloji... Üzerine
Sonraki Mahalle Mektebi 33 (Ocak-Şubat 2017)